15 Mart 2013 Cuma

18-24 Mart Yaşlılar Haftası


    Yaşlılık, zamanın geçişine bağlı olarak hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişiklikleri olarak tanımlanmaktadır. İnsan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen değişikliklere biyolojik yaşlılık, buna bağlı olarak organlarda meydana gelen değişiklere fizyolojik yaşlılık, kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak yaşam görüşü ve yaşam şeklinin değişmesine duygusal yaşlılık, aynı yaşta olan bireylerle karşılaştırıldığında toplum içinde fonksiyonların devam ettirilmesine ise fonksiyonel yaşlılık denir.
    Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı; “Çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması” olarak tanımlamış ve
  • 45-59 yaş arası orta yaş,
  • 60-74 yaş arası yaşlılık,
  • 75-89 yaş arası ileri yaşlılık,
  • 90 ve üstü ise ihtiyarlık şeklinde kategorize etmiştir.
    Yaşlılık, yaşamın diğer evreleri gibi doğal, kaçınılmaz ve tüm insanlar için geçerli olan bir durumdur.Bireyin kalıtımla getirdiği özelliklere, beslenmesine, çevre koşullarına ve kültürel çabalarına göre erken ya da geç, sorunlu ya da az sorunlu olur.
    Tecrübe ve bilgelik gibi yaşlılığın olumlu yönleri gözardı edilerek sürekli yaşlılık ile ilgili olumsuzluklara abartılı vurgu yapılmamalıdır. Aktif ve sağlıklı yaşlılık süreci geçiren dünya üzerinde çok sayıda birey olduğu bilinmelidir. Ünlü düşünür Marcus Tullius Cicero “İnsan yaşlılığında da başarılara imza atabilir” demekte ve üretkenliğin sürdürülmesinin önemini vurgulamaktadır.
    Yaşlanmanın üretkenliği ne oranda etkilediği ise çoğu zaman tartışma konusu olmakla birlikte pek çok sanat, felsefe ve bilim yapıtı 60 yaşın üzerindeki kişilerce üretilmiştir. Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii'ni 70 yaşında, Selimiye Camii'ni ise 80 yaşında tamamlamış olması, Pasteur'ün Kuduz Aşısını 60 yaşında bulması, Nobel ödülü alan Alman Doktor Albert Schweıtzer'in 88 yaşında halen ameliyat yapıyor olması bu duruma örnek gösterilebilir.
    Dün ile bugün arasında köprü kuran, değerlerimizi gelecek nesillere taşıyan yaşlılarımızın kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını ve itibar görmelerini sağlamak toplumumuzun en önemli görevlerinden biridir. Unutulmamalıdır ki bir gün herkes yaşlanacaktır.
    Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir, tırmandıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. (Ingmar BERGMAN)

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederiz.